Telefon
WhatsApp
Linkedin
Instagram
  • 24 Kasım 2025, 14:48
rajibraj
149 Okuma

Günlük Hasılat Tespiti Yoklamasının Ticari Faaliyete Etkisi: İdarenin Kusursuz Sorumluluğu Çerçevesinde Hasılat Kaybının Tazmini

1. Giriş

Vergi idaresinin hukuka uygun olarak gerçekleştirdiği günlük hasılat tespiti yoklamalarının, memurun işyerinde bulunması nedeniyle işletmenin ticari faaliyetlerini olumsuz etkileyerek hasılat kaybına yol açması durumunda, bu zarar İdareden tazmin edilebilir mi? Bu tür bir zararın Borçlar Kanunundaki "sebepsiz zenginleşme" hükümlerine göre mi, yoksa Anayasa Madde 125 ve "Hukuk Devleti" ilkesi kapsamında, "idarenin kusursuz sorumluluğu" esaslarına göre mi çözümlenmelidir?  İşletme, uğradığı gerçek zararı idari yargıda tam yargı davası ile talep edilebilir mi?

Hukuk devleti ilkesi, idarenin tüm eylem ve işlemlerinde hukuka bağlı olmasını ve bireylere verdiği zararları tazmin etmesini zorunlu kılar. Vergi idaresinin görevlerinden biri olan günlük hasılat tespiti uygulaması, yasal dayanağı olmasına rağmen, bazı durumlarda işletmelerin ticari faaliyetlerini olumsuz etkileyerek kazanç kaybına neden olabilmektedir.

Bu makale, Gelir Vergisi Kanunu (GVK) hükümleri uyarınca yapılan hasılat tespitinin memurun işyerinde hazır bulunması nedeniyle satışların düşmesi durumunda, işletmenin uğradığı zararı Borçlar Kanunu'ndaki sebepsiz zenginleşme ve idarenin mali sorumluluğu ilkeleri bağlamında inceleyerek, zararın tam yargı davası ile tazmin edilip edilemeyeceğini temellendirmektedir.

2. Vergi Hukuku Çerçevesi: Günlük Hasılat Tespiti ve Vergiyi Doğuran Olay

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun (GVK) 69’uncu maddesi ve Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) 127’nci maddesi, vergi idaresine, mükelleflerin beyan ettiği hasılatın gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığını kontrol etmek amacıyla günlük hasılat tespiti yoklaması yapma yetkisi vermektedir. Bu yoklama, idarenin kamu gücünü kullanarak, kanunla verilmiş bir görevi ifa etmesi anlamına gelir ve hukuka uygun bir işlem tesis etmenin ilk adımıdır.

VUK’nın 19’uncu maddesi uyarınca, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesiyle mükellef ile Devlet arasında kamu hukuku borç ilişkisi doğar. Memurun yoklama eyleminin yarattığı olumsuz durum sonucunda gerçekleşen hasılat kaybı, aslında vergiyi doğuran olayın miktarının azalmasına da neden olmaktadır. Diğer ifadeyle, idarenin hukuka uygun bir eylemi, kanuni olarak vergi borcu doğuracak satışın vuku bulmasını fiilen engellemekte ve potansiyel vergi matrahının da düşmesine neden olmaktadır.

3. Zarar Kavramı ve Borçlar Hukuku İlişkisinin Sınırları

İşletmenin, normal ticari seyrinde elde etmesi beklenen hasılat ile memurun hazır bulunduğu günkü fiili hasılat arasındaki fark, idari eylemden kaynaklanan gerçek bir zarar diğer bir ifadeyle kâr kaybı olarak değerlendirilir. Hukuken korunan bir menfaat, ticari kazanç beklentisi ise zedelenmektedir.

Bu zararın tazmini, Borçlar Kanunu (TBK)'nun temel prensipleri üzerinden doğrudan temellendirilemez. Haksız Fiil (TBK Madde 49); yoklama eylemi GVK'ya dayalı ve hukuka uygun olduğu için, tipik bir hukuka aykırı fiil olarak nitelendirilebilir mi? TBK Madde 77’ye göre sebepsiz zenginleşme, hasılat kaybı, idarenin malvarlığında somut, doğrudan ve sebepsiz bir artışa diğer ifadeyle zenginleşmeye neden olmadığından, bu yoldan bir iade borcu ilişkisi kurulması mümkün değildir. İdarenin elde ettiği varsayılan "fayda," mali denetim görevinin ifasından kaynaklanan bir kamusal faydadır, özel hukuktaki sebepsiz zenginleşme kavramına uymamaktadır. Bu nedenle, mükellefin tazminat talebi, özel hukuk borç ilişkilerinden değil, idare hukuku prensiplerinden doğan bir kamu hukuku tazmin yükümlülüğü olarak ele alınmalıdır.

4. Hukuk Devleti İlkesi ve İdarenin Kusursuz Mali Sorumluluğu

İşletmenin tazminat talebinin hukuki temeli, Anayasa Madde 125 ile güvence altına alınan idarenin mali sorumluluğu ve kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesine dayanmaktadır. Anayasa'nın 125’inci maddesi "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." hükmü amirdir. Bu sorumluluk, idarenin hukuka uygun bir işlemi, yasal yoklama sonucunda ortaya çıkan, ancak kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesini bozan bir zarar olarak ele alınmaktadır.

Hasılat tespiti sırasında memurun işyerinde bulunma biçimi ve süresinin yol açtığı hasılat düşüşü, kamu külfetinin o mükellefe özel, sadece o işletmeyi etkileyen ve katlanılması beklenmeyen ağırlıkta bir yük olarak yansımasına neden olmaktadır. İdarenin hukuka uygun dahi olsa, neden olduğu bu özel ve anormal yükün tazmini, kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince idare tarafından karşılanmalıdır.

5. Zararın Muhatabı ve İdari Yargılama Usulü

Zarar, kamu hizmetinin görülmesiyle diğer ifadeyle hasılat tespit yoklaması anında meydana geldiği için, hukuki muhatap eylemi gerçekleştiren memur değil, memurun bağlı olduğu Vergi Dairesi'nin temsil ettiği tüzel kişilik olan Devlet'tir.

Mükellef, uğradığı gerçek zarar için tazminat talebini 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) hükümlerine uygun olarak, İdare Mahkemelerinde Tam Yargı Davası ile ileri sürmelidir. Bunun için, ön Başvuru; mükellef, İYUK Madde 13 gereği idari yargıya gitmeden önce ilgili idareye yazılı bir başvuru yapmalıdır. İspat Yükü; mükellef, mahkemede, idari eylem ile hasılat kaybı arasındaki nedensellik bağını ve zararın gerçek miktarını somut olarak örneğin hasılat kayıtları, ortalamalar vb. kanıtlarla ispat etmekle yükümlüdür.

6. Sonuç

Günlük hasılat tespiti sırasında memurun varlığı nedeniyle işletmenin uğradığı hasılat kaybının idareden talep edilmesi, Hukuk Devleti ilkesinin bireye tanıdığı en temel güvencedir. Zarar tazmini talebi, özel hukuk hükümleri olan sebepsiz zenginleşme yerine, Anayasa Madde 125 ve idare hukukunun kusursuz sorumluluk esasları çerçevesinde, idari yargıda açılacak bir tam yargı davası ile ileri sürülmelidir. İspat yükünün yerine getirilmesi şartıyla, bu tür bir tazminat talebinin kabulü, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesinin tesis edilmesi açısından adil bir çözüm yoludur.

Ferdi Asım Hellaç
Mali Müşavir

YASAL UYARI : İnternet sitemizde yer alan yazıların tüm hakları saklıdır. Ancak yazar ve site kaynağının aktif linkine yer verilerek alıntı yapılabilir. YAZILAR AYNEN YAYIMLANAMAZ. Aksi yönde eylemler hakkında Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki tazminat ve ceza hükümlerinin uygulanması için hukuki süreçler başlatılacaktır.

Paylaş